Tüp bebek tedavilerinde yıllardır elde edilen tecrübe ve istatistiklere dayanarak, başarı şansının mevsimlere göre değişmediği ortaya konmuştur.
Kadın yaşı ilerledikçe yumurtalık kapasitesi ve yumurta kalitesi maalesef azalmaktadır. Bu durum tedavideki başarıyı etkileyen çok önemli bir faktördür. Ancak tüp bebek ve genetik bilimindeki ilerlemeler birlikte kullanılarak, 38 yaş üzerindeki kadınların yumurtalarından elde edilen embriyolara PGT (preimplantasyon genetik tanı) yöntemi uygulanmasıyla %30 – %35 dolaylarında gebelik sağlanabilmektedir.
Tedavi süresi boyunca hastanede yatmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır. Rutin takipler de mümkün olduğunca kısa tutulmakta, hastaların hastanede kalma süresi olabildiğince kısaltılmaya çalışılmaktadır. Böylece hastaların, günlük aktivitelerinden çok fazla ödün vermek zorunda bırakılmamaları hedeflenir. Yumurta gelişiminin sağlanması, toplanması, laboratuar koşullarında döllendirilmesi, embriyonun geliştirilmesi ve transferi aşamaları ortalama 2 haftayı bulan bir süreçtir. Bu süre, hastanın durumuna göre biraz artabilir ya da azalabilir.
Eşlerin hiçbir korunma yöntemi kullanmadan, düzenli ilişkiye girmelerine rağmen bir yıl veya daha fazla gebe kalamamaları durumunda bu konuda uzman bir doktora baş vurmaları gerekmektedir. Tedavi, çift olarak değerlendirilmeli, muayenede eşlerin her ikisi de hazır bulunmalıdır. Eğer varsa, daha önceden yapılan her türlü tahlil, film, v.s. birlikte götürülmelidir. Daha önceden semen analizi yapılmış olsa dahi, semen analizinin tekrarlanması gerekir.
Hormon aktivitesi yönünden çok miktarda sigara kullanımının olumsuzluklar yarattığı bilinmektedir. Hatta bazen, adet düzensizliği, erken menopoz gibi sorunlara bile yol açabilmektedir. Ayriyeten, gebelik sırasında fetusta gelişme geriliğine, düşük doğum ağırlığına neden olabilir. Bu tür risklerden korunmanın tek yolu; kuşkusuz sigaradan uzak durmaktır
Mikroenjeksiyon yada tüp bebek işleminden; · 16-20 saat sonra (1.gün) döllenme tespit edilir. · 48 saat sonra (2. gün) 3 – 4 hücreli embriyolar izlenir. 72 saat sonra (3. gün) 6 – 8 veya daha fazla hücre içeren embriyolar izlenir ve hücreler arası birleşme başlar. · 4. günün sabahında hücre sayısı net sayılamamakta, morula dönemine ulaşan embriyolar oluşmaktadır. · 5. veya 6. gündeki embriyoya blastosist adı verilir ve hücre sayısı 60’tan fazladır. Tüp bebek laboratuarında bu kriterlere sahip olan embriyolar normal gelişen embriyolar olarak değerlendirilir.
Tüp bebek tedavisinde başarıyı etkileyen en önemli faktör embriyo kalitesidir. Stres ve üreme ilişkisini araştıran bir çok çalışma yapılmasına rağmen, stresin direkt olarak üremeyi etkilediği kanıtlanmamıştır. Embriyolarının kaliteli olduklarının çiftlere bildirilmesi belki bu konuda stresi azaltıcı, rahatlatıcı etki yapabilmektedir. Yine de tedavi olunacak tüp bebek merkezi seçilirken, psikolojik destek de sağlayan merkezlere yönelmek daha uygun olabilir. Sitemiz tüp bebek merkezleri detaylı bir araştırma yapmaktadır ve araştırmamız bittiğinde sizlere bu konuda çok geniş bilgi verebilmeyi hedefliyoruz.
Böyle durumlarda basit operasyon türleri ile erkekten sperm elde edilmeye çalışılır. Bunlar: TESE, MicroTESE, TESA, MESA, PESA gibi sperm elde etme yöntemleridir. Eğer buna rağmen, hala sperm bulunamamışsa, ne yazık ki tedaviye son verilmektedir. Ancak günümüzde bu yöntemlerle (tüp bebek tedavisi ile birlikte) çocuk sahibi olan çiftlerin sayısı hiç de az değildir.
Cinsiyet tayini, istenilen cinsiyette, sağlıklı bir bebeğe sahip olmak için, anne karnına embriyo yerleştirilmeden önce yapılan, genetik laboratuvarlarda kromozomal anormallikleri teşhis etme işlemidir.
Tüp bebek ile genetik tanının bağdaştırılmasının çok uzun bir geçmişi yoktur. İlk defa 1990’lı yıllarda cinsiyet ile geçiş gösteren hastalıkları engellemek amacıyla cinsiyet belirleme yöntemi olarak kullanıldı. Bugün Mikrosort olarak da bilinen, Cinsiyet tayini yöntemi ile cinsiyet belirlenebildiği gibi bir çok genetik hastalığın da tanısı koyulabilmektedir.
PCR adı verilen değişik bir teknoloji ile hastalığa neden olan gendeki değişiklik embriyo düzeyinde saptanır ve sağlıksız embriyolar transfer edilmez.
Kıbrıs Tüp Bebek Merkezleri‘nde uygulanan Cinsiyet Seçimi işleminin pek çok avantajı vardır:
- Cinsiyet Seçimi sayesinde istenilen cinsiyette çocuğa sahip olmakla beraber, eğer istenirse genetik tarama da yapılabileceğinden, doğacak bebekte ortaya çıkabilecek birçok genetik rahatsızlık da elenebilmektedir.
- Diğer uygulamalarla karşılaştırıldığında, gebelik oranları daha yüksektir.
- Kıbrıs Tüp Bebek Merkezleri‘nde başarıyla uygulanan Cinsiyet Seçimi işlemi ile, gebelik oluştuğu takdirde, istediğiniz cinsiyette, sağlıklı bebeğe sahip olma oranınız, neredeyse %100‘dür.
Cinsiyet Tayini (PGD – PGT) Aşamaları
Cinsiyet Tayini aşamaları, Tüp Bebek (IVF) aşamalarına benzemektedir.
- Cinsiyet Seçim işlemine karar verildiğinde, çiftlerle detaylı bir görüşme yapılır. Tedaviye başlamadan önce, gerekli hormon ve bulaşıcı hastalık testleriyle, bir takım tetkikleri mutlaka yaptırmaları istenir. Alkol ve sigara gibi sperm ve yumurta kalitesini bozacak zararlı alışkanlıklardan uzak durulması önerilir ve Folik asit preperatına başlanır.
- Cinsiyet Seçimi işleminin 2. aşamasında, kadına adetinin 2. günü, rahim ve yumurtalıklarının inceleneceği, ultrasonografi yapılır. FSH ve E2 dediğimiz hormon görülür ve kadına yumurta arttırıcı ilaçlar verilir. Yumurtlamayı artırıcı ilaçların tatbiki ile üretilen yumurta sayısı artırılarak gebelik şansını artırabilmekteyiz. Ovulasyon indüksiyonu yani Yumurtalıkları uyarıcı bu ilaçlar ortalama 7-12 gün süre ile kullanılır. Yumurta çapları 18-20 mm olunca çatlatma iğnesi yapılır. Yapılan iğneden 36 saat sonra yumurtalar anestezi altında toplanır. Yumurta Toplama işlemi; Yumurtalıkların uyarılması ile olgunlaşan yumurtaların ultrason eşliğinde genel veya lokal anestezi altında toplanması işlemidir. Kısa, basit ve ağrısız bir işlemdir. Yumurtalar toplandıktan sonra, hastaya progesteron takviyesi yapılır.
- Kıbrıs Tüp Bebek Merkezleri‘nde, cinsiyet seçimi işleminin 3. aşamasında; Yumurta Toplama işleminin yapıldığı gün, erkekten steril bir kap içerisine sperm örneği uygun koşullarda alınır, hareket ve şekil bakımından en iyi sperm hücreleri, işlem için seçilir. Toplanan yumurtalar, erkekten alınan sperm ile döllenir.
- Kıbrıs Tüp Bebek Merkezleri‘nde, Cinsiyet Seçimi işleminin 4. aşamasında, döllenme işleminden 3 gün sonra 6-8 hücre aşamasındaki embriyolardan lazer yardımıyla 1 ya da 2 hücre çıkarılır. Özel bir yöntemle işlemden geçirilen hücreler, genetik laboratuvarında, kromozomal anormallikler açısından analiz edilir ve istenilen cinsiyetteki, sağlıklı embriyolar ayrıştırılır.
- Kıbrıs Tüp Bebek Merkezleri‘nde, Cinsiyet Seçimi işleminin 5. aşamasında, döllenmenin 5. günü, en iyi gelişmiş 3 embriyo, ultrason eşliğinde, kadına transfer edilir. Transfer işlemi, çok basit ve ağrısız bir işlemdir.
- Cinsiyet seçimi işleminin son aşaması, transferden 12 gün sonra kanda gebelik testi dediğimiz bHCG yapılmasıdır.
- Cinsiyet Tayini (PGD – PGT) işlemi için, Kıbrıs’ta 7 gün kalmanız yeterlidir.
Bazı durumlarda, tüp bebek aşamasında kaliteli 2 veya 3 embriyo transferine rağmen tutunma gerçekleşemeyebilir. Bu durumda çok daha ileri tetkikler ile çiftler genetik, endokrin hastalıkları yönünden daha detaylı incelenmelidir. Pıhtılaşmayı arttırıcı faktörlerin oluşumu, histeroskopi ve rahim filmi ile yapılan detaylı incelemeler faydalı olacaktır.
Normal yol ile, tüp bebek yöntemiyle dünyaya gelen bebekler arasında zihinsel ve fiziksel açıdan hiçbir fark yoktur. Tamamen normal bir bebek gelişiminin seyrine uygun olarak bu süreç devam eder. Tüp bebek ile normal bebek doğurma riski de, normal yolla yapılan doğumlardaki kadardır.
Hiçbir nedenle, yumurta ya da sperm üretemeyen çiftler tüp bebek tedavisine kabul edilemezler. Ayrıca, tüp bebek tedavisine başlamak için resmi nikahlı olmak ve baş vuru sırasında Evlilik Cüzdanı ile bunu belgelemek koşulu aranmaktadır. Tedavide kullanılan sperm ve yumurtalar kesinlikle çiftlerin kendilerine aittir. Zaten ülkemizde yasal olarak da kendilerine ait olmayan hücrelerle gebe kalmak hiçbir mazerete göre değişmeksizin, kesin bir şekilde yasaklanmıştır. Ülkemizde uygulanmasa da dünyada donasyon yöntemiyle gebe kalmanın yasal olduğu ülkeler mevcuttur.
Normal gebeliklerde de, tüp bebek gebeliklerinde de %15 civarında bir düşük riski bulunmaktadır. Bazen gebelik kaybı normalden fazla adet kanaması olarak dahi algılanabilmektedir. Halbuki tahliller bunun bir gebelik kaybı olduğunu ortaya koyabilmektedir. Tüp bebek yönteminde, normal gebeliğe göre düşük riski daha yüksek değildir.
Tüp bebek tedavisinin son aşaması olan embriyo transferi esnasında, embriyolar rahim içerisine verilmektedir. Dolayısıyla tüplerin açık olup olmadığının bir önemi yoktur. Yalnızca, tüplerin içinde sıvı birikmesi gözleniyorsa, bu sıvı rahim içerisine akma ve embriyonun tutunmasını etkileme riski taşıdığından tüpler çıkarılmalı veya rahimle bağlantısı koparılmalıdır.
Tedavi sayısı olarak bir sınır bulunmamakla birlikte genel kanı 8 uygulamaya kadar yapılabileceği yönündedir. Bazı hastaların ısrarları ile bu sayı daha fazla tüp bebek denemesi olarak da karşımıza çıkmaktadır. Her tedavi arasında 3-4 ay kadar ara verilmesi gerekir.